Bilim Dili İngilizce midir? Evrensel Bilim Dili Nedir?

İngilizce günümüzde dünyada kullanılan ve kabul gören ortak dildir. Bu durum “lingua franca” olarak adlandırılır. Geçmiş dönemlerde lingua franca olarak adlandırılan dünya dilleri Latince ya da Fransızca olarak kullanılmıştı. Bugün İngilizcenin lehine olan bu durum, akla bir başka soruyu da getiriyor; evrensel bilim dili de İngilizce mi? Bu soruya cevabımız elbette “evet” olacaktır.

Bu durumu belirlerken belirli kriterler göz önüne alınmaktadır.

İngilizcenin bugün evrensel bir dil olduğu gerçeğinden bahsettik. Bilim de dünyada her daim evrensel bir dile ihtiyaç duyar ve bunu kullanır.

Çünkü evrensel bir dille, araştırmacılar bilgiyi nasıl bulacaklarını bilirler. Bunun dışında çalışmalarını hangi dilde yayınlayacaklarını ve kendi çalışmalarını destekleyen diğer kişilerin makalelerini nasıl arayacaklarını bilirler. Yayımlanmış araştırmanın ötesinde, evrensel bir dil, herkesin sunumlarda, yazın araştırmalarında ve standartlarda bilgiye erişmesine yardımcı olur.

Ama evrensel bir dil olan İngilizceyi bilim dili olarak kullanmak aynı zamanda milyonlarca araştırmacıya bir zorluk da çıkarıyor; eğer bu bilim insanlarının anadili İngilizce değilse, bilimsel çalışmalarının yanında vakitlerini yeni bir dil öğrenmeye de harcamaları gerekiyor.

Fakat tüm bu bilgilerin yanında bazı araştırmacılara göre; İngilizce konuşan ülkeler artık bilime hâkim değil. Zira Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ürettikleri araştırma yayınlarının sayısı bakımından en hızlı büyüyen ülkeler konumundalar.

Bilim Dili Ne Demektir?

Bilim dili, bilim insanlarının araştırma ve incelemelerini, buluşlarını dünya ile paylaştığı herkes tarafından kabul görmüş ortak bir dildir. Bilim dilinin geçmişine baktığımızda ise bilim dilinin nasıl dönem dönem değiştiğini görebilmekteyiz.

İngilizce her zaman bilimin ana dili olmamıştır. Mısırlı filozoflar ve yıldız gözlemcileri hiyerogliflerle kendi bilimlerini anlatmışlardır örneğin. Aristoteles ve Platon, Yunanca kitaplar yazmıştır ve bu kitaplar daha sonra Arapçaya çevrilmiştir.

Yunanlıları ise bilim dili olarak Latinceyi kullanan Romalılar izlemektedir.

Yüzyıllar geçtikçe diller değişti ve gelişti elbette. İnsanlar dünya genelinde Latince konuşuyor ve yazıyorlardı fakat İtalyanca ve Fransızca gibi kendi dillerini de yerelde kendi içlerinde kullanıyorlardı. Örneğin 16. ve 17. yüzyıllarda, Galileo bilimsel araştırmalarını İtalyanca yayınlamış ve çalışmalarını daha geniş bir kitleye taşımak için daha sonra Latinceye çevirmiştir.

Princeton Üniversitesi Modern ve Çağdaş Tarih Profesörü Dr. Michael Gordin’e göre, İngilizcenin bilime hâkim olacağı asla öngörülemezdi. Gordin bir radyo röportajında ​​şöyle söylüyor:

“1900’de dünyanın dört bir yanına baktığınızda birisi size ‘2000’li yıllarda bilimin evrensel dili ne olacak; dese, kuvvetle muhtemel Fransızca, Almanca ve İngilizcenin bir karışımı derdiniz.”

Gordin, dil ve bilim tarihini araştırdığı 2015 tarihli Scientific Babel kitabında, Almancanın 1900’de hâkim dil olduğunu söylüyor.

“Dolayısıyla 20. yüzyılın hikâyesi, İngilizcenin yükselişi değil, Almancanın bilimsel iletişimin gelecek vaat eden dili olarak seri çöküşüdür” diyor Gordin.

Yani 20. yüzyıla kadar- özellikle 1. Dünya Savaşı sonrası- İngilizce gerçekten egemen olmaya başlamıştı; Dr. Gordin’e göre, bilim üzerindeki güçlü ABD etkisi de bu yükselişte büyük rol oynadı.

Evrensel bir dilin faydaları

İngilizce geçerli ve baskın hale gelmeden önce, bilimsel yayınlar genel olarak Fransızca, Almanca ve İngilizce arasında eşit olarak bölünmüştü. Bu da literatürde bir sorun teşkil ediyordu. Bilim insanlarının birden fazla dil bilmemesi durumunda, başkalarının araştırma ve keşiflerini gözden kaçırma tehlikesi doğuyordu.

Bilim Dili İngilizce midir? Evrensel Bilim Dili Nedir?
İngilizce Öğrenmek için ve Dünyayı Anlamak için uzman görüşleri ile hazırlanan öğretici rehber yazılardan ve videolardan faydalanın.

Evrensel bir dil sayesinde ise araştırmacılar araştırmaları, icatları ve bilgiyi nasıl bulacaklarını bilirler. Haliyle kendi çalışmalarını hangi dilde yayınlayacaklarını ve kendi çalışmaları için temel olan diğer kişilerin makalelerini nasıl arayacaklarını da bilirler.

Yayımlanmış araştırmaların ötesinde, evrensel bir dil, herkesin sunumlarda ya da konferanslarda bulunan bilgilere erişmesine yardımcı olur.

Ama evrensel bilim dili gerçeği aynı zamanda milyonlarca araştırmacıya bir zorluk da çıkarıyor: Araştırmacının ana dili İngilizce değilse kişinin araştırmaları ve çalışmalarına ayırdığı vakit ve çabaya ek olarak, bir de yeni bir dil öğrenmesi gerekiyor.

Uluslararası bilim dili açısından göze çarpan bir başka gerçeği de Elsevier, World of Research adlı kitabında ortaya çıkarıyor. Elsevier’e göre, ana dil olarak İngilizce konuşan ülkeler artık bilime hâkim değil. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin ürettikleri araştırma yayınlarının sayısı bakımından en hızlı büyüyen ülkeler.

Bu ülkelerdeki binlerce araştırmacı için İngilizce yazmak zor. Zorlu kabul kriterleri ile dergi editörleri ve hakemleri makalelere oldukça eleştirel bir gözle bakmakta ve bu nedenle de araştırmacının İngilizcesinin iyi olması gerekmekte. Bu da bazıları için yollarına çıkan bir engel haline geliyor. Ancak bugün profesyonel çeviri ve editörlük desteği ile dünyanın her yerinden araştırmacı, araştırmalarını İngilizce yayınlanma konusunda eşit şansa sahip olabilmekteler.

Peki, acaba 100 yıl sonra bilimin dili aynı mı olacak? Henüz bunu bilmiyoruz. Çin, yayınlanmış araştırma sayısına baktığımızda dünyayı geride bırakıyor ve tıpkı ABD biliminin yüzyıl önce yaptığı gibi, bu durumun bilimsel araştırmaları birbirimizle nasıl ve hangi dille paylaştığımız üzerinde büyük bir etkisi olabilir.

Türkçe ile Bilim Yapılabilir mi?

Yazımızda uluslararası bilim dilinin İngilizce olduğundan bahsettik. Fakat bu Türkçe bilim yapılamayacağı anlamına mı geliyor?

Aslında bu sorunun iki taraflı bir cevabını bulmak mümkün. Ülkelerde yazılan ve hazırlanan bilimsel araştırmalara baktığımızda, daha çok yazılan alana bağlı olmakla beraber bu araştırmaların hem kendi ana dilinde hem de uluslararası kabul gören bilim dili olan İngilizcede yazıldığını görmekteyiz.

Türkiye özelinde geçmiş yıllara dair bir inceleme yaptığımızda da durum benzer ilerlemekte. Geçmiş yıllarda bilim için kullanılan tek dil Türkçe iken, gelişen teknoloji ve bilgiye erişimin kolaylaşması ile araştırmacılar da bilimsel araştırma ve makalelerini önce Türkçe sonrasında bir de İngilizce yazma yoluna gitmişlerdir.

Böylece ulaştıkları kişi sayısı ve araştırmalarını duyurma şansları artmıştır.

Fakat zaman geçtikçe ve günümüze yaklaşıldıkça, birçok araştırmacının bilimsel çalışmalarını yalnız İngilizce olarak yazdıklarını ve yayınladıklarını görüyoruz. Zira kabul gören uluslararası bilim dili İngilizce ve bu sebeple direkt olarak İngilizce çalışmayı tercih ediyorlar.

Bu durumun kendince vakit kazanmak gibi faydaları olsa da, bize göre araştırmacının ana dilinde de araştırmasını yayınlaması Türkiye’deki kişilere direkt olarak hitap etmesini sağlayacağı için son derece faydalı olacaktır. Aynı çalışmayı elbette dünyada kabul gören bilim dili İngilizce olarak da yayınlamaları kaçınılmazdır.

Hangi Dilde Kaç Bilimsel Makale Mevcuttur?

Bilimsel araştırma ve makale sayısına bakıldığında dünya genelinde baskın diller olduğunu görmekteyiz. Fakat bu durum o dilin dünya genelinde baskın olmasından ziyade, o dilin ana dil olarak konuşulduğu ülkede daha fazla bilimsel araştırma yapıldığı anlamına gelmektedir. Konuyla ilgili 1996-2011 yılları arasını kapsayan bir tablo aşağıda verilmiştir.

Bilim Dili İngilizce midir? Evrensel Bilim Dili Nedir?

Yukarıdaki tablo bize, 1996’dan 2011’e kadar, o dilde toplam yayın sayısının yüzdesi olarak, dil başına dört ana kategoride yayınlanan makalelerin yüzdesini vermektedir.

Sonuçlara baktığımızda, İngilizce, Çince veya Rusça yayın yapan araştırmacıların en çok Fizik, Mühendislik ve Malzeme Bilimi gibi pozitif bilimler alanlarında yayın yapma eğiliminde olduklarını görmekteyiz. Öte yandan, Flemenkçe, Fransızca, İtalyanca, Portekizce veya İspanyolca yayınlamayı seçen araştırmacılar, çalışmalarını en çok Sağlık Bilimleri, Sosyal Bilimler, Psikoloji, Sanat ve Beşeri Bilimler gibi sosyal bilimler ve sanat ile ilgili alanlarda yayınlama eğilimindeler. Bu durum, Hollanda ve İtalya için neredeyse yüzde 80 gibi bir rakamdan, Almanya ve Portekiz için yaklaşık yüzde 60’a kadar değişiyor.

Bu aralıklar ülkeler arasında benzer olmakla birlikte, bu ana kategoriler içindeki gerçek alanlarda yüksek düzeyde farklılıklar mevcut. Örneğin, tüm Flemenkçe yayınların yarısından fazlası Tıp, Diş Hekimliği, Hemşirelik ve Veterinerlik Bilimi dahil Sağlık Bilimleri ile ilgili iken, İtalyancada tüm yayınların yaklaşık yüzde 41’i Sosyal Bilimler, Sanat ve Beşeri Bilimler ile ilgilidir.

Genel olarak, bu sonuçlar, İngilizce dışındaki dillerde yayın yapan araştırmacıların, yayınlarını pozitif bilimlere kıyasla daha çok sosyal disiplinlerde yapma eğiliminde olduklarını doğruluyor gibi görünüyor.

İngilizce, bilimsel iletişimin tercih edilen dili olmaya devam etse de araştırmacıların kendi ana dillerinde de yayınlamaya devam ettiği birçok disiplin var.

Uluslararası araştırmacıların İngilizce yayın yapmaları gerektiğinin zaten farkında olarak ikinci bir araştırma verilerini paylaşacağız.

Aşağıdaki grafik, 2002 ile 2016 arasında her yıl dizine eklenen dergilerin yüzdesini göstermektedir. Veriler yalnızca İngilizce yayın yapan dergiler, hem İngilizce hem de başka bir dilde yayınlanan dergiler ve sadece başka dilde yayın yapan dergiler şeklindedir.

Bilim Dili İngilizce midir? Evrensel Bilim Dili Nedir?

Grafik incelendiğinde, 2010 yılına kadar, İngilizceye alternatif bir dil sunan açık erişimli dergi sayısının yalnızca İngilizce yayın yapan dergi sayısını aştığı fark edilmekte. Görünüşe göre sadece İngilizce dergiler, son 7 yılda alternatif dil dergileri üzerinde indekslemede başı çekmiş görünüyor.

İngilizce Bilmek Kariyer için Avantaj mıdır?

Günümüzün küresel toplumunda, iş dünyası giderek daha fazla uluslararası yürütülmekte ve İngilizce sıklıkla uluslararası bir iletişim dili olarak kullanılmaktadır. İşyerinde İngilizceyi kullanma becerisinin şirketinizin başarılı olmasına yardımcı olmak, iş arkadaşları ve müşterilerle güven oluşturmak, uluslararası ilişkiler kurmak ve geliştirmek, becerilerinizi geliştirmek ve daha yüksek bir maaş almak ve kültürel yollarla uluslararası ilişkileri geliştirmek gibi birçok faydası mevcuttur.

İngilizce iletişim yeteneği, İngilizceyi resmi dil olarak kullanmayanlar da dâhil olmak üzere birçok şirket ve kuruluş için büyük bir değerdir. Uluslararası alanda iş yapan şirketler, İngilizceyi işyerinde kullanma becerisini çok değerli bir beceri haline getirerek, İngilizceyi düzenli olarak birinci veya ikinci dil olarak konuşan insanlarla ilişki kurma eğilimindedirler.

İyi bir İngilizce bilgisi, uluslararası müşterilerle etkili bir şekilde iletişim kurmanıza, size ve kuruluşunuza güvenmelerine yardımcı olarak güçlü ve kalıcı iş ilişkileri kurmanıza olanak tanır. Günlük olarak işlerinde İngilizceyi kullanan kişilerin, toplantılar ve müzakereler, yönetim, rapor yazma, sunum yapma ve sosyal ortamlar dâhil çeşitli amaçlar için İngilizceyi kullanabilmeleri gerekir. İngilizce konuşan müşterilerle başarılı bir şekilde iletişim kurabilmek ve pazarlık yapabilmek, beceri setinizi uluslararası iş yapan şirketler için daha çekici hale getirir, yani İngilizce konuşan çalışanlar genellikle daha yüksek maaşlar alabilir.

İnternetteki sayfaların %50’sinden fazlasının İngilizce yazıldığı tahmin edilmektedir, bu da İngilizce okuyabilen kişiler için daha fazla çevrimiçi bilgi olduğu anlamına gelir. İngilizce konuşan meslektaşlarınız veya müşterilerinizle çalışmasanız bile, çok daha fazla bilgiye erişiminiz profesyonel yaşamınızda gerçek bir fark yaratabilir. İngilizce yazılmış bir web sitesindeki bilgilerin bir projeyi daha iyi anlamanıza veya bir rapor için bazı yararlı bilgiler edinmenize yardımcı olabileceğini görebilirsiniz.

Hatta bir ön araştırma ile İngilizce meslek adları incelenebilir ve kendi mesleğinizi bulduktan sonra size uygun iş fırsatlarına İngilizce olarak ulaşabilirsiniz.

Kendinize güvenerek İngilizce konuşabiliyorsanız, İngiliz kültürünü bir dereceye kadar okumuş veya deneyimlemiş olma şansınız yüksektir. Bu kültürel anlayış, İngilizce konuşulan ülkelerle çalışmak veya onlara satış yapmak isteyen işverenler için değerli olabilir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir