İnternet Üzerine Saçma Prensiplerim

Eskilerden blog tutarken “MİM” diye blog arasında sohbeti artıran ve acaba ne yazsam ne yazsam derken çıka gelenbu mim konularıyla blogunuzda fikirlerinizi belirttiğiniz bir olay. İşte bu mim olayını 2007-2008 yıllarında çok çok yapardık ki uzun aradan sonra sevgili Sezer (kelimelerbenim.com) beni mimlemiş. Aslında aorhan.com’da bu tarz yazıları yazmam ama internet vs. olduğundan buraya uygun olduğunu düşünerek yazmaya karar verdim.

Sezer’in yolladığı Mim’in konusu “bir blog yazarının bilgisayar ve internet üzerine garip prensip ve alışkanlıkları”. Biz bloggerlar biraz interneti farklı kullandığımızdan dolayı haliyle ilginç prensipler ortaya çıkabiliyor.  

İşte benim prensiplerim de şunlar;

• Eğer evdeysem illaki masaüstü bilgisayarım ile işlerimi hallederim çünkü dizüstü bilgisayar kullanmaktan hiç hazetmem.
• Bir bilgisayarda bir şey yapacaksam masanın üstü (gerçek masa 🙂 ) sonrasında bilgisayarın masa üstü derli toplu olmalıdır. O nedenle çekmeceler vs. kutu içinde kutu , masaüstü ise klasör içinde klasörler olur.
• Başka bilgisayar kullanmayı sevmem çünkü her zaman yabancılık çekerim.
• Bir şey arıyorsam ve o bilgi forumdaysa üye olmamı istiyorsa üye olmam gider iyice ararım. Son çare üyelik gerekiyorsa da adam gibi üye olurum sırf engin bilgi için 🙂
• Web arayüz tasarımlarını incelemekten büyük zevk duyarım ve beğendiğim blogları, siteleri not ederim. İlerde ilham kaynağı olsun diye ama öyle ki benzerini yapmaktan kaçınırım ve başka sitelerin benzer tasarım yaptığını görürsem içeriğine bakmadan takibimden çıkarırım.
• Bir bilgi olsun blog olsun önce tasarımına bakarım sonra içeriğine odaklanırım. Bir siteyi bağlanırsma tam bağlanırım yoksa diğer türlü arada sırada uğrarım.
• Klavyede yazı yazarken en çok görevi sağ parmaklarım yapar. Çünkü bir türlü yenemediğim bu alışkanlığım yazı yazarken hareket eden elim sağ elim olup, sol elim sadece “a,s,d,e,f,c,x,z,q,w” gibi harflerin olduğu bölümde iş yapar 🙂
• Chrome’u sevmezken şimdi ayrılamamanın duygusyla güzelce yer imlerimi klasörlerim. Çünkü bir şey arayıp bulamadığımda deli olurum.
• Youtube’da video izlemekten çok yorumları okumaktan zevk duyarım. O eşsiz ve özgün yorumlar beni benden alıyor çünkü 🙂
• Twitter’da sohbet etmeyi severim çünkü karakter sınırlaması yüzünden konunun özünü anlatırsın ve dinlersin. Öyle dolambaçlı laflar olmaz.
• Mailleri okumayı severim. Aynı kargo geldiğinde eğer içindeki bilmiyorsan o süpriz gibi maillerde öyledir ve ziyaretçi mesajlarındaki samimi iltifatlara kayıtsız kalamam.
• Adım ve soyadım şeklinde hiç bir zaman hesap bulurken rahat olamadım. Çünkü dünyada 999999999999999 adet ahmet orhan olduğu için hep acayip kullanıcı adları aldım. Bu nedenle yeni servislere gerekli gereksiz üye olup intikam almaktayım 🙂 Şaka bir yana ilerde popüler servis olursa açıkta kalmayalım diye.
• Gmaili severim ama mail adresimi sevmediğimden msn uzantılı kullanmaktayım. Bunun için bazı dönemler nasıl geçiş yaparım diye çılgın projeler üretirim.
• Facebook’ta beni seven sayan veya merak eden ziyaretçilerin beni eklediğimde maalesef kabul etmem. Çünkü yakınen tanımadığım ve önceden ekleyip de bir merhaba bile demeyen insanları gördükten sonra fani dünya sosyal arkadaşlık nereye kadar prensibimle reddetmekteyim. Önce bir sohbet sonra anca facebook arkadaşlığı olsun isterim.
• Problem çözmeyi severim ama hamal gibi kullanılmaktan nefret ederim. Bu nedenle gelen yardım taleplerinin önü ve arkasını iyice analiz edip karşımdaki kişinin durumuna göre yardımda bulunurum. Çünkü işi bitince teşekkür etmeden giden çok oldu.

Daha nice prensibim var ama yazsam buraya sığmaz 🙂

Bu güzel mim için teşekkür ederim. Sağolsun Sezer tüm benim mimleyeceklerimi mimlediğinden dolayı ben mimleyemiyorum. Eğer sizlerde benim prensibim bu diye yazmak isterseniz buyrun bakalım sizin ne ilginç prensipleriniz varmış görelim derim. 🙂